ayrılma, ayrılış, uzaklaşma. 
 He made a breakaway from his former life: Eski hayatından uzaklaştı.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) panik, dağılıp kaçma, kaçış, hezimet, (b) sürüden kaçan hayvan.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kolay sökülüp kurulabilen sahne.
                        
Theatre                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ayrılan, ayrılık taraftarı. 
 A breakaway group within the old political party formed a new one.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kolay sökülüp takılabilen, kolayca kırılabilen.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir gruptan ayrılmak
                        
Verb